" İnsan odalara girdi mi paslanır
girdabında odaların acı vardır
beni yalnız bırakma odalarda
tavan aralarında unutma beni
düşün : bir deli ellerini arar
bizim ellerimiz var dağlardan yüce
bu ellerimizle bu avuçlarımızla
bu bitmeyen karanlığımızla
güneşe çıkalım, biraz ısınalım
eğme yüzünü çiçekler ölüyor
hatırla : bir düşü büyüttük seninle
çocuk bir ömrü paylaştık
sevindiğimiz küçük şeylerdi
bir bakışı , bir duruşu seviniyorduk ve hiç üşümüyorduk
bir gülüş yetiyordu güneşimizi ısıtmaya
sonra dünyamız güzelleşiyordu
ve küçülüyordu dünyamız
biz oluyordu
sonsuz sevmelerimiz ve çekinmelerimiz vardı
korkularımız - ellerimizde büyüyen -
ve büyüyordu gözlerimiz yaş oluyordu
elimizden hiçbir şey gelmiyordu
korkuyorduk ve kalbimiz hızla atıyordu
sonsuz girişimlerimiz oluyordu
ellerimiz her gün büyük bir savaştan çıkıyordu
ellerimiz dağlar kadar yorgundu
acıyordu çok ellerimiz
bir lakırdı söyle şimdi
kar çok içten yağıyor bugün
ilişmeyelim ve seyredelim sevgilim
bakma öyle yüreğim burkuluyor, ellerimi kasvet bürüyor
daha dün bakışlarını değdin, insanlar gördü
sokaklar, apartmanlar, duraklar, banklar.. hepsi gördüler
büyük kentler gördü, ezanlar okunuyordu
sinemada iranlı bir film oynuyordu, salonlar gördü
'bir ayrılık' tahran'da geçiyordu, tahran gördü
bir çocuk oturmuş ağlıyordu, parklar gördü
çiçekçiler görmedi, çiçekler gördü
kitaplar gördü, nedense hiç okunmamış, yarım kalmış
bir dilenci gördü, bir köprüden geçiyorduk öğle sonrasıydı
sen küçük bir kızdın bakışlarını değdin
gözler gördü
senin elbiselerin vardı güzel giy onları gel
benim ceketim uzun, sakallarım ellerimiz
sevmelerimiz, çekincelerimiz, korkularımız, gözlerimiz, hepsini al
ve beni yalnız bırakma odalarda
tavan aralarında unutma beni
sev beni yine sevdiğin gibi. "
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder