13 Haziran 2012 Çarşamba

Polis

  Murat ağabey'e .....

filmin takeshi kitano'ya olan saygı duruşu bir yana, onur ünlü'nün alt metin olarak sunduğu ögeleri anlamayıp, çamura yatan insanlara bir kova dolusu şiddet armağan ediyorum.

musa rami karakteri, derdini şiddetle boşaltıyor. âşık oluyor, ama aşkla ölüm arasındaki ince çizginin ultrasonunu çekerken, heidegger'ın yaşam ve ölüm sarmalı hakkındaki yazılarına bir göz atma fırsatımız olsa, onur ünlü'nün bu iş için biçilmiş kaftan olduğunu anlayabiliriz. bir yönetmen absürdizmi kullanabilir, ama bunu yaparken gerçekle olan ilişkisinde bu kadar doğru şeylere dikkat celbedebiliyor ve izleyiciye ölüm ve yaşam hakkında bu kadar ince espriler sunabiliyorsa, polis filminde olduğu gibi de, musa rami karakterini kült karakter statüsüne rahatça yükseltebiliyorsa, ergenliği bırakıp, saygı duymaktan başka bir çaremiz yok.

insan madde perdesini yırttığı zaman, sevgi istidatından dolayı her şeyi yapabilir; mal olur, sever, âşık olur, sevgisine nefsini bulaştırmadığı sürece o uğurda musa rami karakterinin yansıttığı gibi, ölümü isteyebilir. sevgisinden sarhoş olduğundan, ölümle bağını hiç koparmaz. Hastalığını düşünmez, ve hattâ hastalığa da sevgisinden dolayı başlar veya nükseder. bunlar olağan şeyler ama onur ünlü bunları yansıtınca anlamayabiliyor veya anlamamazlıktan gelebiliyoruz.

Ölüm konusu çok çetrefilli bir konu; ölüm aslında özgür olmadığımız bir mekânda dünyayla olan bağlantıımızın  çıkış kapısı. dünyayla olan bağlantımızdan dolayı da, ölümü istemiyor,. Ölüm gerçeğini öteliyoruz. İşte, tam bu noktada musa rami âşk sarhoşluğunda karşı taraftan beklediğini bulamayınca, ölümü isteyebiliyor. çünkü, insan doğası gereği sevmeyi seviyor; maddeden çıkınca da, ölümle yaşamak arasında bir ünsiyet olmuyor.

(onur ünlü'nün polis filmi bu gerçeklerin ağababasıdır. sekanslardaki ayrıcalığa ve haluk bilginer dışındaki karakterlerin de enfes oyunculuğuna girmiyorum.)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder