18 Mart 2012 Pazar

Jorge Luis Borges

İçimde ukde kaldı, Borges geyiği yapmadan ölürsem en fazla ölmüş olacağım için, yapmadan gittti demesinler. Borges hakkında yazılan onca şey var; farklı bir şey ne anlatılabilir derken, aklıma sitayiş dolu kelimeler takıldı, bir rahat bırakın beni telkinleri arasında, kendi affıma sığınarak, bana göre Cemil Meriç'le aynı düzlemde tetkik edilmesi gereken Borges hakkında bir şeyler yazmaya çalışacağım.

Kalbin giriş merkezinde bir sinir makinası vardır. Bu makina tıpkı mermi isabet edince, hedef olan cisimde hareket meydana geldiği gibi, bir elektron isabetiyle kalbi harekete geçirir. Kalpten çıkan kan damarlarla vücudun her tarafına dağılır, bu damarlar çok sağlamdır. Kalbe bağlı epher ( aort ) damarı, yirmi atmosfer basıncına mukavemet ettiği gibi, Borges'in eserleri de, edebiyat minvalinde kırk dadaizm mallığına, seksen edebiyat fukaralığına, yüz altmış şairim diye geçinen gösteriş budalasına ( bunlar meşhur isimler**** ) mukavemet eder. ( burası da beni bağlar )

Borges, kendi coğrafyasının bana göre Cemil Meriç'idir. Bu salt görme yetisini kaybetmelerinden dolayı değil; Borges de, Meriç de samimiyet babında ve hiç olmadık yerde yaptıkları derin analojilerle ardıllarının bana göre öncüleri olmuşlardır.

Borges'in mitsel nüanslara göstermiş olduğu ilgi aslına bakarsak, yaşadığı coğrafyadaki Avrupa'ya nazaran geri kalmışlığa karşı bir sığınaktır. Borges'in bu zaafiyeti edebî açıdan da eserlerine yansımış, ama son kertede bilgisi ve sıcak anlatımı hasebiyle, çağdaşlarını fersah fersah geride bırakmıştır.

Borges, okundukça ruh dünyasına girilebilen, şair yönüyle de şiirin ne denli önemli bir silah olduğunun en güzel kanıtlarından biriydi.

Günümüzde her alanda olduğu gibi, matem alanında da müthiş bir kapasitesizlik mevcuttur. Yok öyle değil diyenler içinse bir mülksüzleşme ve mülkün el değiştirmesi sözkonusudur. Matem ( ister dram deyin , ister melodram, tragedya..  fantazyayı geride bırakırsak, tinsel ya da içsel bakış da diyebiliriz. ) öyle bir şeydir ki, ona ulaşılır, ama ona ulaşıldıktan sonra, zaman zaman oradan düşme hasıl olur ki, buna depresyon da diyebiliriz. İkisi arasında ince gibi görünen, fakat çok kalın bir çizgi vardır. İşte Borges de arafın matem yönünde duran, yâni insanı insan yapan değerleri payitaht eden bir insandır.

Borges'i kendi adıma ve kendi dünyâ görüşüme göre süzgeçten geçirerek anlamaya çalışıyorum. Bana uymayan yazıları da fazla.  En nihayetinde Borges, yaşadığı dönemi bilen, Bilgiye aç, yaşadığı devirdeki diğer bazı batı tandanslı yazarlara nazaran, ayakları yere daha sağlam basan bir yazardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder