4 Mart 2012 Pazar

Los Lunes Al Sol


Sosyalist romantizmin karın ağrısından mesul ikinci sınıf ağabeylerine inat, sosyalizm meşrebince fırından çıkmayıp taze diye yutturulan bildik aforizmaların dışında da bir şeyler anlatılabileceğini, bu filmde çok şükür müşahede edebilmiştik. javier Bardem'in oynadığı karakter, anlam girdabına girmeden, sistematik bir şekilde toplumla ilişiği bataklık sineği mertebesine iliştirilmek istenen, ispanyol alt sınıfının hayata sıkı sıkıya tutunmasını sıradanlaştırmadan ortaya sunan bir karakter. Yönetmen de sosyal dinamiklerin her zaman müstekbir lehine işlemesini ajite etmeden sinemaya aktarabilmiş.

 İnsanın paraya en çok ihtiyacı olduğu zamanda işsiz kalmasını ve dalâlet içinde yüzen toplum mühendislerinin iaşe ve ibâteyi bile çok görüp, muhtaç bir insanın elinden almasını işleyen bu film, insanın kendi başına gelen musibete sabrederken, insanî değerleri nasıl olup da kaybetmediğini, enfes bir biçimde insanlara hatırlatıyor. Troçkist ögeler sert olan Leninist ve Stalinist ögelerden daha fazla bu filmde. Troçkist ögelere râm olan hilm ( yumuşaklık ) fraksiyonu, Bardem ve çevresinde yer ederken, bu film sosyalist romantizme hiç de uşaklık etmiyor.

İspanya'nın Vigo'su varsa, Türkiye'nin de İstanbul'u, İzmir'i, Diyarbakır'ı var. İspanya'da yaşanan hayâl kırıklıkları, Türkiye'de de yaşanıyor.

İnsanın her şeye rağmen yaşama umudu ve kendi içinde direnişi farklı olsa da, gösterdiği çaba her yerde aynı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder